BURSA TEKNİK ÜNİVERSİTESİ


Doğadan Gelen Plastik “Biyopolimerler”

Yayın Tarihi : 19 Kasım 2021 , Cuma


Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) Teknik Akademi serisinde çevre sorunlarının başında gelen plastik ve çözümü biyopolimerler konuşuldu. BTÜ Biyomühendislik Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Emel Tamahkar Irmak sunumunda geleneksel plastikler ve bunların çevreye etkilerinin yanı sıra, endüstriyel olarak üretilen biyopolimerlerin neler olduğunu ve bunların çevresel etkileri yönüyle geleneksel plastiklere göre üstün yönlerini anlattı.

Plastiklerin çoğunun fosil yakıt kaynaklı olduğunu ve temel bileşeninin sentetik ve yarı sentetik malzemelerden oluştuğunu aktaran Irmak, “Plastiklerin hafif, dayanıklı, esnek ve ucuz olması çok geniş bir kullanım alanına sahip olmalarını sağlıyor. 1900’lü yıllarda keşfedilen plastik üretimi 1960’larda önemli oranda artmıştır. Deniz kuşlarının midelerinde plastik atıklarının keşfedildiği bu dönem plastiğin olumsuz etkilerinin somut bir şekilde görüldüğü ilk yıllardır diyebiliriz.” dedi.

Yıllık plastik üretiminin günümüzde 300 milyon tona ulaştığını belirten Irmak, “Plastiklerin kullanım oranlarının artması, kullanım ömrünün sonlanmasıyla çevre kirliliğinin artmasına neden olmakta. Her yıl 8 milyon plastik okyanuslara dökülürken yaklaşık 100 bin deniz memelisinin ölümüne de neden olmakta. Bu kirliliğin temel nedeni de poşetler, kahve bardakları, pipet gibi tek kullanımlık plastik ürünler. Tüm bu malzemeler hem üretimleri sırasında hem de kullanım ömrü bittiğinde atık yakma tesislerinde bertaraf edilirken de karbondioksit salıyor. Bu yakma işlemleri sonrasında da toksik gazların atmosfere salındıklarını biliyoruz. Son yıllarda yapılan çalışmalar petrol kökenli plastiklerin insan sağlığını olumsuz etkilediğini ortaya koydu. Plastik üretimi sırasında açığa çıkan karbon monoksit, hidrojen ve siyanür gibi gazlar solunum, bağışıklık ve sinir sistemini olumsuz etkiliyor. Yine petrol kökenli plastiklerde bulunan bisfenol a yani bpa gibi kimyasallar endokrin bozucu özelliğiyle günümüzde özellikle artışta olan obezite ve diyabet gibi hastalıklara neden oluyor.” dedi.

Kirleten Plastik Yerine Biyopolimerler

Biyopolimerlerin geleneksel plastiklerin yol açtığı ve günümüzde ciddi boyutlara ulaşan çevre kirliliğinin giderilmesinde umut vadedici olduğunu aktaran Irmak, “Biyopolimerler plastiklerin yerine geçme potansiyeline sahip malzemelerdir. Biyopolimerlerin biyobozunurluk özelliği yani doğadaki çeşitli mikroorganizmalar veya enzimler tarafından biyolojik yollarla yıkıma uğrayan ve doğal bileşenlerine ayrılan sonra tekrar doğadaki bu döngüye katılabilen bir formda olması global ısınma ve çevre kirliliği gibi küresel sorunların ortadan kaldırılmasını sağlayabilir.” şeklinde konuştu.

Biyoplastik ürün çeşidinin ve bunların kullanımına yönelik talebin dünya genelinde hızla arttığını ifade eden Irmak, “2020 yılına ait 2.11 milyon tonluk küresel biyoplastik üretim kapasitesinin 2025 yılında 2.8 milyon ton kapasitesine ulaşacağı öngörülüyor. Maliyet ve dayanıklılık olarak geleneksel plastiğe göre henüz zayıf durumda kalan biyopolimerlerin yaygınlaşması için toplumsal duyarlılığın artırılması önemli bir konu. Global plastik kirliliğini çözmek için öncelikli olarak tüm biyobozunur olmayan plastik ürünlerin aynı ya da benzer işleve sahip biyopolimerlerle yer değiştirmesi sağlanabilir. İlave olarak biyopolimerler atık yönetimi oluşturularak kanunlarla desteklenmelidir. Toplanan biyopolimerlerin büyük ölçekte biyobozunur olması ve ekosisteme geri dönebilir nitelikte olması önemli. Son olarak biyopolimerlerin eldesindeki ham maddelerin sürekli olması ve ucuz olarak temin edilmesi kullanımının yaygınlaşmasına katkı sağlayacaktır.” ifadelerini kullandı.