BURSA TEKNİK ÜNİVERSİTESİ


BTÜ Orman Yangınları ile İlgili Raporunu Yayınladı

Yayın Tarihi : 03 Ağustos 2021 , Salı


BTÜ Orman Yangınları ile İlgili Raporunu Yayınladı

Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) Orman Fakültesi öğretim üyelerinin ortaklaşa hazırlamış olduğu orman yangınları raporu özellikle ülkemizin sahil kesimlerinde ortaya çıkan ve büyük bir felakete sebep olan orman yangınların nedenlerine ve nasıllarına ışık tutuyor. Ülkemizin Akdeniz iklim kuşağında yer alan coğrafi konumu itibariyle, sahip olduğu elverişsiz meteorolojik şartlar, yanıcı Akdeniz bitki örtüsü,  engebeli topoğrafik yapı ve yoğun insan faaliyetleri sonucunda orman yangınlarının kaçınılmaz bir durum olduğuna değinilen raporda, günümüzde güncelliğini koruyan küresel ısınmanın da etkisiyle orman yangınlarının önemi daha da artacağına vurgu yapılıyor. Orman yangınlarının, yazları sıcak ve kurak geçen ve bu iklimin özelliği olan kolay yanıcı bitki örtüsü ile kaplı coğrafyalarda mutlaka oluşabilecek ve mevcut orman ekosistemlerinde az veya çok tahribat yapacak bir olay olduğunun altı çizilen raporda, ülkemizde çıkan orman yangınlarının % 90 oranında insanların neden olduğu ortaya konuluyor.

Akdeniz ve Ege Kıyıları Tehlike Altında

Raporda Kahramanmaraş’tan başlayıp Akdeniz ve Ege kıyılarını takiben İstanbul’a uzanan 1700 kilometrelik sahil bandının yer yer 160 km. derinliğe kadar uzanan 12 milyon hektardan daha fazla bir bölümü, orman yangınları bakımından “hassas” bölgeyi oluşturmakta olduğuna değinen akademisyenler, yangın bölgelerinde sıcaklığın 40°C üzerinde seyretmesi ve bağıl nemin %20’nin altında olacak şekilde çok düşük olması yanıcı madde nemini hızlıca düşürmekte ve ormanları yanmaya çok daha elverişli hale getirmekte ve rüzgâr şiddetinin yüksek olması yangınların devam ettiği yörelerde yangının yayılma hızını arttırmakta ve yangına doğrudan müdahaleyi oldukça güç hale getirebilmekte olduğunun altını çizdiler. Raporda orman yangınları ile mücadele konusunda özellikle çıkan yangın sayısına oranla yanan alan miktarının düşük olması yönüyle yangınla mücadelede dünyada önde gelen ülkelerden birinin de Türkiye  olduğu dile getirilmiştir. Ayrıca, Türkiye’nin farklı yörelerinde çıkmış olan orman yangınlarına havadan ve yerden aralıksız olarak müdahale edildiğine ve orman teşkilatının sahip olduğu yangın organizasyonuyla çıkan yangına ilk müdahalesinin 10-15 dakika gibi çok kısa bir sürede gerçekleştiğine vurgu yapılmıştır.

Ormanlar Tekrardan Yeşerecek

28 Temmuz 2021 tarihinden itibaren çıkan orman yangınlarının daha çok nüfusun ve hareketliliğin yüksek olduğu turizm yörelerinde görüldüğü dikkati çekmiştir denen raporda, Akdeniz iklimin etkisinin olduğu bu yörelerin asli ağaç türü olan kızılçamla birlikte maki bitki örtüsünün de bu alanlarda yayılış göstermekte olduğu ve bu ekosistemlerin yangına hassas olmakla birlikte aynı zamanda yangına uyum sağlamış olan bir vejetasyona sahip olduğu vurgulanıyor. Doğal süksesyon içerisinde yanan bu alanlara kızılçam ve maki bitki örtüsü yangından kısa bir zaman sonra gelmekte olduğu vurgulanan raporda, kızılçam kozalakları ve tohumlarının belli bir ısıya kadar zarar görmeyeceği, yangın sonrasında külün içerisinde tekrar çimlenebildiği ve yeşereceğinin altı çiziliyor.

Kamuoyunun Doğru Bilgilendirmesi Önemli

Ayrıca, yanan orman alanlarının yangın sonrasında otel vb. yapılaşmalar için imara açılacağı şeklinde zaman zaman kamuoyunda yanlış bir algının oluştuğu görülmektedir denen raporda, Anayasanın 169.maddesi gereğince yanan alanların yeniden orman haline getirilmesinin zorunlu olduğu, başka bir amaç için kullanılamayacağı, orman yangınında önceliğin uluslararası öneme sahip Milli Park, Tabiatı Koruma Alanı gibi korunan alanlar, kanyonlar gibi ağaçlandırılması zor bölgeler ile yerleşim yerlerinin olduğu ve bu alanlarda koruyucu önlemlerin alınmasının gerekliliğinin altı çiziliyor.

Çıkan Yangının Söndürülmesinden Ziyade Çıkmasını Engelleyici Tedbirlere Yoğunlaşılmalı

Orman Yangınları çıktıktan sonra gerek hava halleri gerekse topoğrafik nedenlerle söndürülmesi oldukça zor olaylardır. Bu nedenle yangının söndürülmesinden ziyade çıkmasını azaltacak koruyucu önlemlerin alınması büyük önem arz etmektedir denilen raporda bu doğrultuda yangın sebeplerinin en önemlisi olan insan kaynağının özellikle yangına hassas dönemlerde piknik, kamp vb. rekreatif faaliyetleri yapma konusunda  bilinçlendirilmesinin büyük öneme sahip olduğuna vurgu yapılıyor. Ayrıca son dönemde çıkan yangınların çoğunun yerleşim yerleri yakınlarında özellikle de halkın rekreasyon talebi olan alanlarda çıktığı belirtilerek, bu riski azaltmak için turizm bölgelerinde özellikle otel vb. konaklama tesislerine yakın yerlerde bir koruma zonu oluşturulması önerisinde bulunuluyor. Rüzgarlı günlerde ormanlardan geçen enerji iletim hatları ve özellikle yüksek gerilim hatlarının yangınlara neden olan unsurlardan olduğuna vurgu yapılarak, bu hatların geçiş alanlarının belirli periyotlarda temizlenmesi ve hatların bakımlarının yapılmasının gerektiği belirtiliyor.

Raporun detaylarına ulaşmak için tıklayınız