BURSA TEKNİK ÜNİVERSİTESİ


İş Dünyası BTÜ Ar-Ge Fikir Pazarında

Yayın Tarihi : 20 Nisan 2017 , Perşembe


İş Dünyası BTÜ Ar-Ge Fikir Pazarında 

Bursa Teknik Üniversitesi’nde (BTÜ) BTÜ - Sanayi İşbirliği Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından Plastik ve Kauçuk Sektörü Ar-Ge Fikir Pazarı düzenlendi. Plastik ve Kauçuk sektöründe çalışan firmalar ve BTÜ öğretim üyelerinin bir araya geldiği ve ortak çalışma fikirlerinin ve projelerinin geliştirilmesi, potansiyel çalışma alanlarının belirlenmesi amacıyla düzenlenen program kapsamında Çevre Bakanlığı ve sektör temsilcileri tarafından yapılan konuşmalarda sektörel sorunlar masaya yatırıldı.

Program açılış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Arif Karademir, “Bursa, sanayisi ve ihracatı en kuvvetli, 2023 hedeflerine en çok yaklaşan öncü bir şehir. Aynı şekilde Avrupa’nın büyük kentleriyle eş koşulları taşıyan yaşam kalitesi yüksek bir kent. Dolayısıyla üniversite ve bilimsel çalışmalar anlamında da Avrupa’daki iyi üniversitelerle rekabet edebilir bir üniversite olmamız lazım. Bunun için öğrencilerimiz, akademisyenlerimiz, laboratuvardaki teknisyenlerimiz, paydaşımız olan sanayicilerimizle birlikte ekip ruhu ile bu yarışta yer almalı ve birbirimize gerekli desteği sağlamalıyız. Bu organizasyonun da sektör sorunlarına alternatif çözümlerin oluşturulmasına katkı sağlamasını temenni ediyorum.” diye konuştu.

Otomotiv sektöründe kauçuk sanayisinin önemi ve gelişimi hakkında konuşan Haksan Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Gülmez, “Ülkemizde Kauçuk sanayisinde yaklaşık 1500’e yakın işletme 120 bin çalışan bulunmakta. Dünya genelinde değerlendirirsek Türkiye kauçuk üretiminde 10’uncu sırada. Avrupa genelinde ise Kauçuk parça üretiminde 2’nci sıradayız. Fakat kauçuk sektörünün en önemli sorunlarında biri hemen her kademede yetişmiş eleman eksikliğidir. İkinci en büyük sorun hammaddenin tamamen dışa bağımlı olmasıdır. Ülke yöneticileri, siyasi irade ve tüm kamu kurumları açıkça bunun farkında. Diğer bir sorun da kauçuk sektörünün birleştiği bir platform olmaması ve ihtiyaçların tespit edilememesidir. Üniversite, sektör temsilcileri ve kamu kurumları arasında koordinasyonun olmaması sorunların tespit ve çözümünde en büyük engelimizdir.” dedi.

REACH ve yasaklı maddeler hakkında bilgiler aktaran TÜPRAŞ Genel Müdürlüğü Çevre Başmühendisi Volkan Orhan Tekin, “REACH, AB ülkelerine yapacağınız ihracatları ve pazarı etkileyen bir unsur olması yönüyle önemli bir konu ve yaklaşık 10 yıldır AB’de yürürlükte olan bir mevzuat. Bunun Türkiye’deki ilk karşılığı 2010 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yayınlanan Kimyasallar Envanteri Kontrol Yönetmeliği mevzuatıdır. REACH tüzüğü Avrupa’da Avrupa Kimyasallar Ajansı tarafından yürütülmekte. Bu kurumun 2008’deki ilk uygulaması ön kayıt süreciydi. Bu süreçte AB’de 1 ton üzeri üretim yapan, AB’den 1 ton üzeri hammadde ya da karışım ithal eden firmaların ön kayıtlarını yapması istendi. Belirli bir tonajın üzerinde üretim veya ithalat yapan bazı Türk firmalar kayıtlarını gerçekleştirdi. Kayıt olmayan ve dolayısıyla kayıtlı madde üretmeyen firmalar da AB pazarından dışlanmış oldu. Bu kayıt süreci maliyetli bir süreç çünkü maddeden maddeye kayıt ücretleri değişmekte. Kayıt için birçok testler istenmekte, bin ton üzeri maddenin toksikolojik testlerinin ülkemizde bulunmayan ve ciddi maliyet yükü getiren GIP laboratuvarlarında yapılması koşulu firmaları bu anlamda zorladı. REACH’in önemli bir konusu da kısıtlamalar listesidir. Kısıtlama bir maddenin %100 kısıtlanması, bir maddenin eşya içerisindeki kullanımının kısıtlanması ya da eşya içindeki konsantresinin kısıtlaması olabilir. Firmalar ithal ettikleri ürünlerin bu kısıtlamalar listesine uygunluğunu sorgular, ihracatçı firma bu kısıtlamaları dikkate almazsa AB’ye yasaklı madde sokmuş olur. Bu da İthalatçı firmanın bu firmadan tekrar ürün almamasıyla sonuçlanabilir. Kısıtlama listelerinin kanserojen, hormonlar üzerinde etkisi olan,   kalıcı etkiye sahip bio birikimli maddelerden oluştuğunu görürüz. İleri zamanda kısıtlamalar listesine girmesi muhtemel maddeler listeleri bunun bir alt ayağı. Burada aslında istenen firmaların bu listeyi dikkate alarak kullanımı durdurulacak maddenin yerine ikame bir ürün ortaya çıkarmasıdır. Bu da Ar-Ge çalışmalarıyla mümkün. Biz hammadde anlamında fazlasıyla dışa bağımlı bir ülkeyiz. Karışım ve eşya yapan bir ülkeyiz. Bu dışa bağımlılık bizim pazarımızı büyük ölçüde etkiliyor. Bize düşen hem çevre dostu hem de ekonomik hammadde üretimini güçlendirmektir. Bu anlamda üniversite sanayi işbirliği ciddi önem arz etmektedir.” diye konuştu.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Atık Yönetimi Dairesi Başkanlığı Çevre ve Şehircilik Uzmanı Sinem Atgın da, plastik ve kauçuk sektöründe atıkların yönetimine dair bilgiler aktardı. Çevre kirliliğinin önlenmesine yönelik yapılan çalışmalar hakkında konuşan Atgın, “Çevre, hava kirliliğini önlemek, temiz üretim ve entegre kirlilik önleme çalışmalarına yönelik stratejileri belirlemek, yenilenebilir enerji kaynakları başta olmak üzere temiz enerji kullanımını teşvik edici mevzuatların hazırlanmasına yönelik çalışmalar yürütüyoruz. Atık yönetimi burada önemli bir süreç. Atıkların toplanması, taşınması, bertaraf edilmesi, geri kazanımı, oluşumunun önlenmesi, yeniden kullanımı, birikimi, ithalat veya ihracatı gibi birçok süreç atık yönetiminin bir parçasıdır. Atıkların tehlike durumunu belirlemeye yönelik kodlama sistemi mevcuttur. Atıklarla ilgili yapılacak tüm çalışmalarda da atığın tanımına karşılık gelen altı haneli atık kodunun tam olarak kullanımı zorunludur.” diye konuştu.

Program kapanış konuşmasını yapan BTÜ-SAN Müdürü Prof. Dr. Şule Altun, “Kauçuk sektörü Bursa’nın temel sektörlerinden biri. Burada sanayicinin sorunlarını paylaşarak onlara katkı sağlamayı, öğretim üyeleri ile sanayiciler arasında ortak bir çalışma platformu oluşturmayı hedefledik. Bu tip etkinliklerin devamının gelmesini istiyoruz. Ve BTÜ-SAN olarak proje bazlı çalışmalarımızla ve tüm hocalarımızla sizlerle çalışmaktan büyük memnuniyet duyacağımızı belirtmek istiyorum.” dedi.