- BTÜ'den HABERLER
- 22 Kasım 2024 , Cuma
Aynur KAYA
Aynur KAYA
Bursa Teknik Üniversitesi’nde (BTÜ) 15 Temmuz anma programı düzenlendi.
15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nün 6’ıncı yıldönümü münasebetiyle “Bayrak Uğruna Türkiye Aşkına” temasıyla düzenlenen anma etkinlikleri kapsamında BTÜ Ömer Halis Demir Camii’nde 15 Temmuz Şehitleri anısına hatmi şerif okunarak vatanın birlik ve beraberliği için dualar edildi. Programın devamında BTÜ Mimar Sinan Yerleşkesi Turkuaz salonda BTÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Burak Darıcılı’nın konuşmacı olduğu “7 Şubat Krizinden 15 Temmuz’a” başlıklı konferansta sürece dair önemli bilgiler paylaşıldı.
Konferans açılışında konuşan Rektör Prof. Dr. Arif Karademir, “Ülke olarak çok yakın bir tarihte çok kritik bir süreçten geçtik. O gece bize kahramanlığın makam mevki ve statüden bağımsız bir olgu olduğunu gösterdi. Tankların egzozuna gömleğini sıkıştırarak durduran temizlik görevlisi bir kardeşimizdi. O gece bunun gibi pek çok kardeşimiz geride bıraktıklarını hiç düşünmeden kurşunların önüne siper oldu. Bu öyle basit bir hareket değil bunu iyi algılamamız lazım. Aramızda olan fakat farkında olmadığımız sayısız kahraman var. Darbeyi planlayanların hesaba katmadığı bu gerçek onların sonunu getirdi. Geride kalanlar olarak bizim yapmamız gereken işimizi en iyi şekilde yapmak ve çok çalışmak. Bu bizim şehitlerimize ve vatanımıza borcumuzdur.” dedi.
FETÖ’nün Türkiye’deki yapılanma sürecini anlatan Doç. Dr. Ali Burak Darıcılı, “Carter doktrini olarak da bilinen ve ABD’nin komünizme karşı mücadele kapsamında İslam’ı kullanması olarak özetleyebileceğimiz yeşil kuşak projesi, Orta Doğu ülkeleri ve Türkiye gibi Müslüman ülkelerde uygulanan bir metot. Bunun Türkiye versiyonu diyebileceğimiz FETÖ’nün Türkiye’de faaliyetlerine başlaması da 1960’lı yıllara dayanıyor. Yapı 80’li yıllarda dershaneler okullar STK’lar açarak kurumsallaşmaya başlıyor ve 2003 itibariyle de yargı ve güvenlik bürolarında hızlı bir şekilde kadrolaşıyor. Yaklaşık 50 bin kişiyi bulan bu gurup yargıda da yerleştiği için çok güçlü bir yapıya dönüşüyor. Bu güç zehirlenmesiyle de darbe yapmaya kalkıştılar ”dedi.
Yapının 2010 referandumu ile zirve noktasına ulaştığını aktaran Darıcılı, “Referanduma bağlı gerçekleşen yargı değişiklikleri ile yargıda tamamen kontrolü ele aldılar. Ele geçiremedikleri kurumlara alternatif olarak da kendi kurumlarını kurdular. Tüm bu gelişmelere bağlı olarak iyice güçlendiler ve iktidarı paylaşma talebi geldi. İstekleri karşılanmayınca karşı atağa geçtiler. Açılım sürecini baltaladılar. Uludere olayı açılım sürecini baltalamak için FETÖ pilotları tarafından yapılan bir bombalama eylemiydi. Eğer açılım süresi başarılı olsaydı PKK silah bırakacak PYD ve benzeri yapılanmalar olmayacaktı. Başbakanlık konutuna böcek konulması, MİT tırları meselesi, Hakan Fidan’ı tutuklama girişimi, MİT kanunu değişikliği, belgelerin sızdırılması gibi girişimler gerilimi tırmandırdı ”dedi.
Darbe girişiminin aslında Eylül ayında yapılmasının planlandığını belirten Darıcılı, “YAŞ’ta yapılacak ihraçlar nedeniyle girişim planı Temmuz’a çekildi. İhbarcı subay etkeni darbe saatinin 21.00’e çekilmesine neden oldu. Asla kontrollü bir darbe değildi. Halkın direnci ve Cumhurbaşkanının ele geçirilememesi sonucunda girişim başarısız oldu. O an havada 50’ye yakın yolcu uçağı olması nedeniyle Cumhurbaşkanını uçağını tespit edemediler. TSK içerisinden de fazla destek göremediler. Yine emniyet teşkilatının direnci de başarısız olmalarında etkili oldu. Kalkışmayı planlayan kişiler öyle lanse edildiği gibi çok üst düzey yetenekli kişiler değildi. Çok önemli bir şeyi gözden kaçırdılar. O da şu ki, burası sıradan bir orta doğu ülkesi değil. Burası kadim bir medeniyet. Bu millet feraset sahibi bir millettir. Asla bu topraklarda kendilerine geçit bulamayacaklar” dedi.